12 Aralık 2007 Çarşamba

ŞİŞMANLAMAK KADER Mİ ?

ŞİŞMANLAMAK KADER Mİ ?

Kimimiz su içsek kilo alırız da, bazılarımız düşman çatlatırcasına dağları mideye indirir bir gram şişmanlamaz. Çünkü şişmanlığa yol açan etkenler birden fazladır. Bedensel hareketliliğin derecesi, soyaçekim, çevre, metabolizma hızı(yiyeceklerin bedende işlenmesi ) bu etkenlerin başlıcalarıdır. Bu durumda da tek bir "tedavi" olamayacağı açıktır. Bedenimiz yağı yedek enerji olarak biriktirir. Hazır enerji yakıtı glikoz, yani kan şekeridir. Ama glikoz tükenince yağlar harekete geçer. Bedenin yağı biriktirecek neredeyse sonsuz kapasitesi vardır. Mevcut bir yağ hücresi kendi boyutunun 10 katına kadar şişebilir. Bu şişme sınıra dayandığında hemen yeni yağ hücreleri yapılmaya başlanır. Yağlar depolandıkça kilo artar, ölçüler büyür.

Ne kadar şişmanlayacağımızı belirleyen en önemli etken genetik, yani soya çekimdir. Aynı miktarda kalori almalarına rağmen bazı kişiler fazla kilo almaya eğilimlidirler. Oniki eş yumurta ikizinde ilginç bir araştırma yapılmış. İkizlere 100 gün boyunca her gün fazladan 1000 kalori verilmiş. Bu 12 ikiz her yönden birbirine yakın özellikler taşımalarına rağmen bazı çiftler sadece 5 kilo alırken bazıları 15 kilo fazlalığa ulaşmış. Bazı çiftlerde bu kilo fazlalığı yağ olarak birikirken, bazı çiftlerde kas dokusu gelişmiş. Ama en ilginci ikiz eşlerin hepsi aynı miktarda şişmanlamış. Yani genetik özellikler hem kilo alma miktarını hem de fazla kilonun bedende dağılımını belirliyor.

Benzer bir çalışma ikizlerde çevrenin etkisini araştırmış. Sonuçlar eş yumurta ikizleri ayrı ayrı bölgelerde büyüseler de hemen hemen aynı fiziksel yapıda kalındığını, farklı yumurta ikizleri aynı koşullarda büyüseler bile çok farklı beden yapısına ulaşabildiğini ortaya koyuyor. Çünkü eş yumurta ikizlerinin genetik şifreleri aynı iken, farklı yumurta ikizlerinin genetik yapıları birbirlerinden tamamen farklıdır. Tüm bu gözlemler soyaçekimin şişmanlama üzerine olan etkisinin birincil önemde olduğunu gösteriyor.

Hiç yorum yok: