21 Kasım 2007 Çarşamba

Erzurum Kongresi

Erzurum Kongresi

Mart 1919 tarihinde merkezi İstanbul’da bulunan Cemiyetin Erzurum Şubesi Vilayât-ı Şarkîye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye/Doğu İllerinin Haklarını Koruma adı ile kurulmuş ve Erzurum il kongresini toplamıştı.

Bu cemiyet, kendi adına olan etkinlikleri düzenlemek için Heyet-i Faale/Faal-Aktif Heyet adında bir üst kurul oluşturmuştu. Bu kurulun, Trabzon’daki kendi cemiyetleri ile aynı amaçlar için çalışan bir başka teşkilatla temasa geçmesi sonucu Doğu illerini kapsayan bir kongrenin toplanması kararlaştırılmıştı. Aynı dönemde Erzurum’a gelen Mustafa Kemal bu kurulun yani Heyet-i Faale’nin başına geçirilmişti.Bu çalışmaların paralelinde Erzurum Kongresi bir okul salonunda Bitlis, Erzurum, Sivas, Trabzon ve Van vilayetlerinden gelen 56 delege ile toplanmıştır. Gelmesi gereken diğer il temsilcileri çeşitli engellemeler yüzünden kongreye katılamamışlardır. Mustafa Kemal kongreye başkan seçilmiş ve kongre, çalışmalarını 7 Ağustos tarihine kadar sürdürmüştür . Bu süre zarfında, Erzurum’da, özellikle Trabzon’dan gelen temsilcilerin, biraz İngiliz sempatizanlığından, biraz Prens Sabahattin liberalizminden ve biraz da liman ticaretinin ortaya çıkardığı burjuvazi anlayışından kaynaklanan alternatif program taslağı ile, Amasya’da ortaya çıkmış olan askeri bürokratik merkezileştirici formüller çatışmıştır. Bu çatışmayı Amasya grubu kazanmakla birlikte, Trabzon ve diğer illerin baskısı ile, Mustafa Kemal ve Rauf Bey’in, yerel mülkî amirlerin, yetki bölgelerinde faaliyette bulunan örgütlerin/Kuva-yı Milliye örgütlerinin doğal başkanları sayılmaları önerisi kabul görmemiştir. Bu olay aslında biraz ileride de değineceğimiz üzere Milli Mücadele’de tabanın etkisini göstermesi bakımından önemlidir . Üstelik askeri ve bürokratik ağırlıklı Amasya önderlik grubu ve önder/Mustafa Kemal, Erzurum’da ilk defa olarak sivil tabanla buluşmuştur. Bunun sonucunda hem Amasya grubu sivil meşruluk kazanmıştır, sivilleşmeye başlamıştır hem de kongreye tek ve merkezi yönetim fikrini aşılamıştır .

Erzurum Kongresi'nde Alınan Kararlar

Milli sınırlar içinde Vatan bir bütündür, ayrılık kabul etmez-1.Mad.
Yabancı işgal ve müdahalesine karşı ve Osmanlı Hükümeti’nin çökmesi halinde, millet birlik olarak yurdunu koruyacak ve kurtaracaktır-2.Mad.
Vatanın bağımsızlığını korumaya Osmanlı Hükümeti muktedir olamadığı takdirde, gayeyi/amacı elde etmek için bir geçici hükümet kurulacak ve bu hükümet heyeti, milli kongre tarafından seçilecektir. Eğer kongre toplantı halinde değilse bu seçimi Temsil Heyeti yapacaktır-3.Mad.
Kuva-yı Milliyeyi amil/etkili ve millet iradesini hakim/egemen kılmak esastır-4.Mad.
Hıristiyan halka siyasi hakimiyet ve sosyal düzeni bozacak ayrıcalıklar verilemez-5.Mad.
Manda ve himaye kabul edilemez-6.Mad. (Aralık 1918 tarihinde Vahdettin tarafından tatil edilen Osmanlı Parlamentosunun) Milli Meclis’in derhal toplanması ve hükümet işlerinin bu yolda denetlenmesini sağlamak için çalışılacaktır.
Erzurum’da, ileri ki yılların uygulamalarında da daima göz önünde tutulacak olan bu kararları alan kongre, başkanlığını Mustafa Kemal’in yapacağı ve kongre adına hareket edecek, kongrenin icracı kurulu olarak görebileceğimiz dokuz kişilik Temsil Heyeti’ni seçtikten sonra dağılmıştır .

Erzurum Kongresi, Doğu Anadolu’nun kaderini görüşmek üzere toplanmış olsa da memleketin bütününü ilgilendiren meseleler hakkında karar almıştır . Bu kongre, ulusallık eğilimlerini açıkça taşımış olmasına karşın özellikle temsili niteliği açısından bölgeseldir, sadece Doğu ve Kuzeydoğu illerini kapsamaktadır. Ayrıca bu kongre Mustafa Kemal’in ve onun önderliğinin etkisi altında cereyan edecek ve bunun izlerini taşıyacak olmakla beraber, yerel girişimlerin ürünü olarak ortaya çıkmıştır . Fakat her şeye rağmen bu kongre ile Milli Mücadelenin kayıtsız şartsız istiklale ve kayıtsız şartsız milli hakimiyete dayalı programı netlik kazanmıştır. Kongrede vatan sınırları belirtilerek, vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı ilan edilmekle, emperyalistlere de Anadolu’nun, öz yurdun işgal edilemeyeceği anlatılmak istenmiştir . Anadolu’ya da, yöresel direniş örgütlerinin bir çatı altında birleştirilebileceğini, vatanseverlerin tek amaç çevresinde toplanabileceğini göstermiştir. Bu yönüyle ilerleyen süreç içinde Sivas Kongresi’nin toplanmasını da kolaylaştırmıştır . Son olarak, Temsil Heyeti’nin, gerektiğinde bir hükümet olarak vazife göreceği açıklanmakla Milli Devletin yürütme organı olma çabası, Amasya’dan sonra daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmakta idi .

Erzurum Kongresi’ne, doğal olarak İstanbul Hükümeti ve İşgal Kuvvetleri tepki göstermişler ve, Mustafa Kemal ile Rauf Bey’in tutuklanarak İstanbul’a gönderilmelerini istemişlerdi. Oysa bu iş artık o kadar kolay değildi. Artık Anadolu’da devletleşme eğilimleri başlamış ve doğu illeri adına bir Temsil Heyeti oluşturulmuştu .

Erzurum Kongresi yetkilerini Temsil Heyeti’ne devrettikten sonra dağılmış ve Mustafa Kemal de Heyet-i Temsiliye Reisi sıfatıyla Doğu İlleri’nde Cemiyetin teşkilatını yaymak, kökleştirmek için çalışmalara başlamıştı . Bununla birlikte Amasya Genelgesi’ne uygun olarak Milli Kongre’nin hazırlıklarını yapmak üzere 2 Eylül 1919’da Sivas’a gelmiştir .

Sivas Kongresi’nin hazırlık çalışmaları yapılırken gerek kamuoyu gerekse temsilciler bazı fikirler çerçevesinde çatışmalar ya da çelişkiler yaşamakta idi. Sivas Kongresi’nin hemen öncesinde ya da kongre sıralarında etrafında toplanılan ya da savunulan görüşleri şu şekilde toparlayabiliriz:

Bazıları tümden, Damat Ferit’in görüşlerini paylaşıyorlar; bu Kongre’nin İngilizler başta olmak üzere İtilaf/Anlaşma Devletlerini Osmanlılar’a karşı iyice olumsuz bir tavır içine sokacağını ileri sürüyorlardı. Bazı vatanseverler ise böyle bir girişimin hiçbir yararı olmayacağını düşünüyorlardı; veya bu kongreye katılmaktan çekiniyorlardı. Bazı kesimlerde, 1919 yılı içinde Anadolu’nun diğer bölgelerinde toplanmış olan yerel ya da bölgesel kongreler tipinde bir değerlendirme ile Sivas Kongresi’ni de yerel bir girişim olarak görüyorlardı. Bunların dışında, Kongre’ye taraftar olanlar, hatta katılmak isteyenlerin seçimi veya seçildikten sonra Sivas’a gönderilmeleri İstanbul tarafından her çeşit taktik kullanılarak engellenmeye çalışılıyordu ki doğal olarak bu da Kongre’ye yönelik düşünceleri etkiliyordu. Bütün bu güçlüklere rağmen Sivas Kongresi ancak 4 Eylülde açılabildi. Bununla beraber az önce üzerinde durduğumuz görüşler çerçevesinde katılım beklenen kadar olmadı ve üstüne üstlük bu fikirlerden bazıları Manda Sistemi ile beraber Kongre’de ön plana çıkmış ve şiddetli tartışmalara yol açmıştır.

Erzurum Kongresi Kararları

Şarkî-Anadolu Vilayâtı’nın Erzurum Kongresi Beyannamesi’dir. 7 Ağustos 1335 (1919)Erzurum

Mütareke’nin (30 Ekim 1918’de Mondros Limanı’nda) akdini müte’akib gittikçe artan ahd-şikenâne mu’amelat; ve İzmir, Antalya, Adana ve Havalisi gibi aksâmi mühimmei Memalikimiz’in fiilen işgali; ve Aydın Vilayeti’nde ikaa edilen tahammülsüz Yunan fecâyi’i; ve Ermenilerin Kafkasya dahilinde hududlarımıza kadar dayanan (Nahçıvan-Iğdır-Kağızman-Sarıkamış-Kars-Göle’deki) katli’am ve imhâyı İslam siyasetiyle, istila hazırlıkları; ve Karadeniz sahilinde Pontus Hayali’ni tahakkuk ettirmek gayesiyle hazırlıklar yapılması; ve sırf bu maksatla Rusya (Karadeniz) Sahilleri’nden akın akın Muhacir namı altında gelen (Rus teb’ası) Rumların ve bu meyanda da müsellâh (Rum) Eşkıya Çeteleri’nin sevk ü celb edilmesi gibi hadisat karşusunda, Mukaddes Vatan’ın inkısam ve inhilal tehlükesini gören Milletimiz hiçbir iradei milliyeye istinad etmeyen Hükümeti Merkeziyyemiz’in bu âlam ü fecâyi’a çâresâz olamayacağına, emsali meş’umesiyle kaani; ve birçok mü’essirat tahtında, ihtimal ki daha elîm ve gayrikaabili hazm ü kabûl mukarrerata da serfürû edeceğinden, endışenâk bulunuyor.

Binâen’aleyh, kendini en yakın ve hûnin tehlikeler karşusunda gören Şarki Anadolu Vilayâtının Mukaddesatını bizzat muhafaza gaayesiyle, her taraftan Vicdanı Millîden doğmuş Cem’iyyetler’in iştirâkıyle, ahîren mün’akid olan Erzurum Kongresi, 7 Ağustos 335 (1919) tarîhinde mesâ’îsine hitam vererek bi-Lûtfihi-Taala bervechi âtî mukarreratı ittihaz etti:

1- Tırabuzon Vilâyeti (Rize, Tırabuzon, Gümüşhane, Giresun, Ordu) ve Canik (Samsun) Sancağı’yla, Vilâyâtı Şarkiyye nâmını taşıyan: (Bayazıd/Ağrı ili Erzurum, kuzey Bingöl, Kiğı, Yusufeli ve Bayburd’u içine alan) Erzurum, (Amasya, Tokat, Şarkîkarahisar/Şebinkarahisar, Sivas/Merkez Sancaklarıyla) Sivas, (Siverek, Diyarbekir, Mardin ve Palu kesimini içine alan) Diyarbekir, (Adıyaman, Malatya, Dersim/Tunceli, Harput/Elaziz’i içine alan) Mâmûretilazîz, (Hakâri ve Van illerini içine alan) Van, (Si’ird, Bitlis/Merkez, Muş ve Güney Bingöl/Genç bölgelerinden kurulu) Bitlis Vilâyâtı ve bu saha dahilindeki (Erzincan ve Samsun gibi) Elviyei Müstakılle, hiçbir sebeb ve bahâne ile, yekdiğerinden ve Cami’ai Osmâniyye’den ayrılmak imkanı tasavvur edilmeyen, bir külldür.

Sa’adet ve felâkette iştirâki tammı kabul ve mukadderâtı hakkında ayni maksadı, hedef ittihaz eyler. Bu sâhada yaşayan bilcümle ‘Anasıri İslamiyye, yekdiğerine karşı bir hissi fedâkârî ile meşhûn ve vaz’iyyeti ‘ırkıyye ve ictimâ’iyyelerine riayetkâr, özkardaştırlar.

2- ‘Osmanlı Vatanı’nın Tamâmiyyeti ve İstiklâli Millimiz’in Te’mini ve Maakamı Saltanat ü Hilafet’in Masûniyyeti içün, Kuvâyî Milliyye’yi ‘amil ve İrâdei Miliyye’yi hakim kılmak esastır.

3- Her türlü işgaal ve müdâhale, Rumluk ve Ermenilik teşkili gaayesine ma'’tûf telâkkî edileceğinden, müttehiden müdâfa’a ve mukaavemet esası, kabûl edilmiştir. Hâkimiyyeti siyâsiyye ve muvâzenei ictimâiyyeyi muhill olacak sûrette, ‘Anâsırı Hırıstiyâniyye’ye yeni bir takım imtiyâzat i’tası kabûl edilmeyecektir.

4- Hükûmeti Merkeziyye’nin bir tazyîki Düvelin karşısında, buraların terk ve ihmâli ıztırârında kalması ihtimaline göre, Makaamı Hilâfet ve Saltanat’a merbûtiyyetini ve mevcudiyyet ve Hukuukı milliyeye kâfil tedâbîr ve mukarrerât, ittihaz olunmuştur.

5- Vatanımız’da öteden beri birlikte yaşadığımız Anâsıri Gayrimüslime’nin Kavânîni Devleti Osmâniyye ile mü’eyyed hukuukı müktesebelerine, tamâmiyle ri’âyetkârız. Mâl ü cân ve ırzlarının masûniyyeti, zaten mukteziyyâtı diniyye, ‘an’anâtı milliyye ve esâsâti kaanûniyyemizden olmağla, bu esâs, Kongremiz’in kanâ’ati umûmiyyesiyle de te’yid olunmuştu.

6- Düveli İ’tilâfiyye’ce, Mütâreke’nin imza olunduğu 30 Teşrinievvel 334 (Ekim 1918) tarihindeki hudûdumuz daahilinde kalan; ve her mıntıkasında olduğu gibi, Şarkî-Anadolu Vilâyetleri’nde de, ekseriyyeti kaahireyi İslâmlar teşkîl eden; ve harsî, iktisâdî tefavvuku Müslümanlar’a ‘aid bulunan; ve yekdiğerinden gayrikaabili infikâk özkardaş olan din ve ırkdaşlarımızla meskûn Memâlikimiz’in, mukaasemesi nazariyyessinden bilkülliyeye sarfinazarla; mevcûdiyyetimize, hukuuki târihiyye, ‘ırkıyye, dinniyemize ri’âyet edilmesine; ve bunlara mugaayir teşebbüslerin, tervic olunmamasına; ve bu sûretle, tamâmiyle hakk ve ‘adle müstenid bir karâra, intizâr olunur.

7-Milletimiz insânî, ‘asrî gaayeleri tebcîl; ve fennî, sınâî, iktisadî hâl ve ihtiyâcımızı takdir eder. Binâen’aleyh, Devlet ve Milletimiz’in, dahilî ve haricî istiklâli; ve Vatanımız’ın Tamâmisi Mahfuz kalmak şartiyle, Altıncı Mâdde’de musarrah hudud dahilinde; milliyet esâslarına ri’ayetkâr ve Memleketimiz’e karşı istilâ emeli beslemiyen herhangi bir Devlet’in: Fennî, sınâ’i, iktisâdî mu’avenetini memnuniyyetle karşılarız. Ve bu şerâit ‘adile ve insaniyyeyi muhtevî bir Sulh’unda, ‘acilen takarruru, selâmeti beşer ve sükûni alem nâmına, ahassi âmâli milliyemizdir.

8- Milletler’in kendi mukadderâtını, bizzât ta’yin ettiği bu târihî devirde, Hükümeti Merkeziyyemiz’in de irâdei milliyeye tâbi’ olması zarûrîdir. Çünki, irâdei milliyyeye gayrimüstenid herhangi bir Hey’eti Hükümetin, (Millet Meclisinden kuvvetini almayan)’ indî ve şahsî mukarrerâtı, Millet’çe mutâ olmadıktan başka, haricen de mu’teber olmadığı ve olmıyacağı, şimdiye kadar mesbûk ef’al ve netayic ile, sâbit olmuştur.

Binâen’aleyh, Millet’in içinde bulunduğu halî zucret ve endişeden kurtulmak çârelerine bizzat tevessülüne hâcet kalmadan, Hükümeti Merkeziyyemizin Meclisi Milli’yi heman ve bilâifatei an toplanması; ve bu suretle, Mukadderâtı Millet ve memleket hakkında ittihaz eyliyeceği bilcümle mukarrerâtı, Meclisi Milli’nin murâkabesine ‘arzetmesi mecbûrîdir.

9- Vatanımızın mâ’ruz kaldığı âlâm ve hâdisât ile, ve tamâmen ‘ayni maksadla Vicdâni Milliden doğan (“Tırabuzon Muhâfazai Hukuukı Milliyye Cem’iyyeti”, “Viyâyâtı Şarkiyye Hukuukı Milliyye Cemiyyeti”, Diyarbekir Muhafazai Vatan” adlarındaki Cem’iyyetlerin İttihâd ve İttifâfından hâsıl olan kütlei ‘umûmiyye, bu kerre, Şarkî-Anadolu Müdâfaai Hukuuk Cem’iyyeti ünvaniyle tevsim olunmuştur.

İşbu Cem’iyyet, her türlü fırkacılık cereyanlarından külliyen ‘aridir. Bilcümle İslâm Vatandaşlar, Cem’iyyetin A’zayi Tabî’yyesindendir.
10- Kongre tarafından müntehab bir “Hey’eti Temsiliyye” kabûl, ve köyler’den bil’itibâr Vilâyât Merâkizi’ne kadar, mevcut Teşkîlati Milliyye, tevhîd ve te’yid olunmuştur.

7 Ağustos 335 (1919) Pencşenbe (İmza Kongre Hey’eti)

Hiç yorum yok: